Kitap okumak, birçoğumuzun “yarın başlıyorum” diye diye ertelediği bir alışkanlık…
Bir türlü başlayamıyoruz, başlasak iki sayfa sonra aklımıza market listesi geliyor. Peki gerçekten sıkılmadan kitap okunur mu? Cevap: Evet! İşte biz de bunun için buradayız. Gel, birlikte bakalım!
1. Doğru Kitabı Seçmek Şart
Zorla klasikleri okumaya çalışmak seni sadece uyku moduna alır. Önce kendine şunu sor:
“Ben şu an ne izlemek isterdim?”
Cevap maceraysa, aksiyon romanı seç. Dramaysa, duygusal hikâyelere yönel. Gerçekten ilgini çeken bir kitap seçersen, gözün saatte değil, satırlarda olur.
(İtiraf edelim, herkesin ruhu bazen saçma sapan fantastik diyarlar gezmek ister.)
2. Küçük Hedefler Belirle
“Bugün 300 sayfa okuyacağım!” demek ➔ kendine açık açık yalan söylemektir.
Başlangıçta günde sadece 10-15 sayfa hedefle. Baktın gidiyor, 20 olur, 30 olur… Derken bir bakmışsın kitabı bitirmişsin. Minik zaferler, büyük motivasyon demektir!
3. Ortamını Sevdir
Loş ışık, rahat bir koltuk, belki sevdiğin bir içecek…
Kitap okumayı bir ritüele dönüştürürsen beynin “ohh burası rahatmış” deyip okumaya daha hevesli olur.
Yanına biraz çikolata koyarsan? Bize de haber ver, geliyoruz!
4. Telefonu Sessize Al (Ve Uzaklara Fırlat)
Okurken bir WhatsApp bildirimine bakıp 2 saat Instagram reels’larına gömülmek…
Hepimizin ortak hikayesi. O yüzden okuma seansın için telefonuna kısa bir “dinlenme molası” ver.
Telefon yoksa, dikkat var. Dikkat varsa, hikâye içine çeker. Hikâye içine çekerse, hop sıkılmak diye bir şey kalmaz!
5. Kitapları Arkadaşlarınla Konuş
Bir kitabı okuduktan sonra bir arkadaşınla paylaşmak, onu ikinci kez yaşamak gibidir.
Hatta bir okuma grubu kurabilir ya da en kötü “kanka şu kitabı okudum yaa çok sardı!” diye mesaj atabilirsin.
İnsan, başkalarıyla bir şeyleri paylaştığında o deneyimi daha çok seviyor. Bilim insanları demiş, biz değil!