Son haftalarda yaşanan siyasi gelişmeler, gündemi olduğu kadar ekonomiyi de ciddi şekilde etkiledi. Özellikle gündeme oturan markalardan biri de kahve tutkunlarının yakından tanıdığı Espressolab oldu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in mitingde açıkladığı boykot listesinde adının geçmesiyle birlikte Espressolab ciddi bir dalgayla karşı karşıya kaldı.
İtiraf etmeliyim, sabah kahvemi alırken bir markanın siyasi gündemin tam ortasında kalabileceğini pek düşünmezdim. Ama gördük ki bu mümkünmüş. Markanın kurucusu Esat Kocadağ, Patronlar Dünyası’na verdiği röportajda oldukça net konuşmuş: “Cirolarımız iki ayda yüzde 22 düştü.” Bu ciddi bir oran. Yani mesele yalnızca bir isim meselesi değil, ekonomik olarak da ağır bir sonuç doğurmuş.
İşin en ilginç yanıysa Espressolab’in yalnızca bir kahve markası olmaktan çıkıp bir anda politik bir simge haline gelmiş olması. Röportajda adı geçen Sezai Büyükçulha’nın İmamoğlu’na yakınlığı, bazı şubelerin kapanması, hatta rakip firmaların bu durumu kutlaması gibi detaylar ise olayın ne kadar boyutlandığını gösteriyor.
Kocadağ’ın açıklamaları arasında en çok dikkatimi çeken noktalardan biri şu oldu: “Ben AK Partili değilim, liberal demokratım. Besim Tibuk hayranıyım.” Bu açıklama bana göre, bir markayı tek bir siyasi görüşle yaftalamanın ne kadar yanlış olduğunu kanıtlar nitelikte. Çünkü günün sonunda Espressolab’i tercih eden biziz. Kahvemizi oradan alıyoruz, o atmosferde çalışıyoruz, arkadaşlarımızla buluşuyoruz. Bir markanın siyasi olarak hedef alınması, o markaya emek veren binlerce çalışanın da etkilenmesi anlamına geliyor.
Tabii burada sorulması gereken şu: Bir kahve markasını boykot etmek ne kadar etkili bir protesto biçimi? Ve daha da önemlisi: Bu tür tepkiler ne zaman amacını aşar?
Elbette herkesin siyasi görüşü, tercihleri ve protesto biçimleri farklı olabilir. Ancak bu süreç bize bir kez daha gösterdi ki, ticaretin içine siyaseti bu kadar doğrudan sokmak, sadece markaları değil, toplumun her kesimini etkileyebiliyor.
Espressolab olayında bir marka değil, bir tavır sorgulanıyor. Belki de bu süreç, tüketici olarak bizlerin bir ürünü ya da markayı neden tercih ettiğimizi tekrar gözden geçirmemize vesile olur.